blank

 

Minimal İnvaziv (Küçük Kesi) ile yapılan bypass ameliyatları

Minimal İnvaziv (Küçük Kesi) Bypass ameliyatları; hastanın göğüs kemiğini (iman tahtasını) kesmeden, meme altı veya meme yanından göğüs kemiğine doğru açılan 6-8 cm’lik küçük bir kesiden kalbe ulaşılıp yapılan ameliyatlardır. Direkt (MIDCAB), endoskopik veya robotik cerrahi yöntemleri mevcuttur.

Gelişen teknoloji ve gelişen cerrahi uygulamalarla birlikte, yapılmaya başlanan küçük kesi  bypass ameliyatları, esasen 90 lı yıllardan itibaren bilinen bir yöntemdir. Fakat uygulama son yıllarda  yaygınlaşmıştır.

blank

Minimal İnvaziv (Küçük Kesi) ile yapılan bypass ameliyatlarının avantajları:

Klasik Bypass ameliyatları, göğüs kemiği kesilerek yapılmaktadır, Küçük Kesi ile yapılan Bypass ameliyatlarında ise, meme altı veya meme yanından göğüs kemiğine doğru açılan 6-8 cm’lik küçük bir kesi yardımıyla, kaburgalar arasından  kalbe ulaşılıp, tek damar veya çok damar bypass ameliyatı gerçekleştirilir,  iyileşme  sürecinde ağrı,  klasik  ameliyatlara göre daha az olur.

Küçük Kesi ile yapılan Bypass ameliyatlarında,  kesinin boyutu kısa olduğundan, özellikle kadınlarda meme altı yapılan işlemlerde, memenin doğal yapısı gereği kesiyi örteceğinden, hastalarımız  ameliyat izinden rahatsız olmazlar,   ameliyat sonrası oluşan psikolojik travmayı atlatmak daha kolaylaşır.

Klasik Bypass ameliyatlarında, ameliyat sonrası uzun bir süre sırtüstü yatma zorunluluğu,  kolları kaldırıp indirirken veya yanlara açarken zorlanma, sert öksürmelerde göğüse yastık koyma gibi durumların hiçbiri küçük kesi ile yapılan bypass ameliyatları sonrası yaşanmaz. Hastalarımız, hareket özgürlüğüne ameliyat sonrası birkaç gün içinde  kavuşur.

Küçük Kesi ile yapılan Bypass ameliyatları, klasik bypass ameliyatlarına göre biraz daha uzun sürebilir,  yoğun bakımda kalma süresi daha kısadır. Hastanede kalış süresi de, hastanın ek hastalıklarına göre değişmekle birlikte, daha kısalır.

Tüm bu avantajlar  göz önünde bulundurulduğunda, Minimal İnvaziv (Küçük Kesi) yapılan Bypass ameliyatları, hastalar için oldukça tercih edilen bir yöntem haline gelmiştir.

Teorik olarak Klasik yöntem ile yapılan bypass ameliyatlarının tümü Küçük Kesi ile de yapılabilir.

 

blank

Bazı özel durumlarda klasik cerrahinin tercih edilmesi gerekebilir:

* Çok damar hastalığı ile birlikte replasman veya tamir gerektiren kalp kapağı hastalıkları varlığında,

* Çok damar hastalığı ile birlikte  Çıkan Aorta kalsifikasyonu (porselen aorta) veya Çıkan Aorta anevrizması

* Periferik arter kanülasyon yerlerinde damar sertliği, kalsifikasyon, plak, darlık veya tıkanıklık olması  (Periferik Arter Hastalığı varlığında)

* Venöz kanülasyon yerlerinde, geçirilmiş yüksek seviyeli derin ven trombozu -DVT-

* Geniş abdominal aort anevrizması varlığında

* Daha önce akciğer ile ilgili zatürree, tüberküloz gibi sorunlar yaşamış ya da akciğer veya  meme ameliyatı geçirmiş, radyoterapi görmüş ve bunların sonucunda akciğer zarı göğüs duvarına yapışmış kişilerde,  küçük kesi ile yapılan ameliyatlarda, kaburgalar arasından kalbe ulaşmak daha zor olabilir.

Hastalarımıza ileri tanı tetkikleri yapıldıktan sonra, en sağlıklı cerrahi teknik seçimini, hasta ile cerrahın birlikte yapması en uygun davranıştır.

  • Küçük kesi ile yapılan kalp ameliyatlarının dezavantajları nelerdir?

Küçük kesi ile yapılan ameliyatların,  klasik ameliyatlara göre dezavantajı  maliyet yüksekliği  sayılabilir. Kullanılan ekipman bakımından özellikli cihazların ve cerrahi aletlerin kullanılması nedeniyle, maliyeti klasik  ameliyatlara göre daha yüksek bir girişimdir. Bununla beraber  iyileşme süresi ve iş yaşamına dönüş sürecinin kısalığı ile bu dezavantaj dengelenebilir.

blank

  • Küçük kesi ile yapılan kalp ameliyatları güvenli midir?

Küçük kesi ile yapılan ameliyatlarda,  klasik ameliyatlarda uygulanan aynı anastomoz tekniği kullanılmaktadır, aslında tek farklılık giriş yeridir (kesi yeridir).
Cerrahlar açısından daha zor ve öğrenim süresi gerektiren  bir yöntemdir. Ancak cerrahın  klasik ameliyatlardaki tecrübesi,  tekniğin zorluğunu azaltabilir  ve öğrenim süresini kısaltabilir.  Bu anlamda tecrübeli ekiplerle  ve donanımlı merkezlerde yapıldığı takdirde güvenli bir yöntemdir.

  • Küçük kesi ile yapılan kalp ameliyatları için yaş sınırı var mı?

Belli bir yaş sınırı olmamakla birlikte ileri yaşlarda eşlik eden hastalıkların getirdiği ilave risk faktörlerinin olup olmadığına bakılmaktadır. İleri yaşın getirdiği sorunlar, komplikasyon gelişme olasılığını artırabilir.

  • Küçük kesi ile yapılan kalp ameliyatlarının ilave riskleri var mı?

Klasik cerrahide var olan standart riskler, küçük kesi ile yapılan bypass ameliyatları  için de geçerlidir.   Ek hastalığı olmayan hastalar için, bu teknik  ilave risk içermez.

Kapalı Bypass Ameliyatı

Bypass ameliyatı, damar hastalıklarının tedavisi için sıklıkla başvurulan bir işlem türüdür. Damar hastalıklarında genellikle damarların sertleşmesi ve/veya tıkanması söz konusudur ve bu durum, kan akışını olumsuz bir şekilde etkiler. Bypass ameliyatı, bu tür durumların çözümüne yönelik bir tedavi yöntemidir. Kapalı bypass ameliyatı olarak da adlandırılan off-pump coronary artery bypass (OPCAB) ameliyatı, klasik bypass ameliyatlarından farklıdır. Bu yazıda kapalı bypass ameliyatı konusuna odaklanacağız.

Kapalı bypass ameliyatı, klasik bypass ameliyatının bir çeşidi olup, ameliyat sırasında kalbi durdurma ihtiyacını ortadan kaldırır. Standart bypass ameliyatları sırasında genellikle kalp-akciğer makinesi kullanılır ve kalp durdurulur. Ancak kapalı bypass ameliyatı sırasında, kalp durdurulmadan işlem gerçekleştirilir. Bu nedenle, bu yöntem “kapalı” veya “off-pump” olarak adlandırılır.

Kapalı bypass ameliyatının avantajları arasında, işlem sonrası iyileşme sürecinin genellikle daha hızlı olması ve komplikasyon riskinin daha düşük olması yer alır. Ayrıca, kalp-akciğer makinesinin kullanılmasının bazen neden olduğu yan etkilerden kaçınılır.

Buna karşın, kapalı bypass ameliyatının uygulanabilirliği ve etkinliği, hastanın genel sağlık durumu ve damar hastalığının ciddiyetine bağlıdır. Bu nedenle, her hasta için uygun bir yöntem olmayabilir.

Kapalı bypass ameliyatı, tecrübeli bir kardiyovasküler cerrah tarafından gerçekleştirilir. Öncelikle, hasta genel anestezi altına alınır. Daha sonra cerrah, genellikle göğüs duvarından veya bacaklardan alınan bir damarı kullanarak bypassı oluşturur. Bu damar, tıkalı veya daralmış koroner arterin üzerine yerleştirilir, böylece kan akışı bu yeni damar üzerinden gerçekleştirilir.

Ameliyat sonrası, hastalar genellikle birkaç gün hastanede kalır ve daha sonra evde iyileşme sürecine devam eder. İyileşme süreci sırasında, hastaların yaşam tarzı değişiklikleri yapması ve düzenli olarak kontrol edilmesi genellikle gereklidir.

blank

Koltuk Altından Bypass Ameliyatı Kimlere Uygulanır?

Koltuk altından bypass ameliyatı, kardiyovasküler cerrahinin ilginç ve modern bir yöntemidir. Bu teknik, göğüs kemiğinin açılmasına gerek olmadan kalbe erişimi sağlar. Ameliyat sırasında, cerrah koltuk altı bölgesinden bir insizyon (kesik) yapar ve bu açılımdan bypassı gerçekleştirir. Bu makalede, bu yöntemin kimlere uygulanabileceğine odaklanacağız.

Koltuk altından bypass ameliyatı, genellikle daha minimal invazif bir yaklaşım arayan hastalar için düşünülebilir. Bu tür bir yaklaşım, hastaların ameliyat sonrası daha hızlı iyileşmelerini sağlayabilir ve ayrıca daha az komplikasyon riski sunabilir. Ancak, bu tür bir ameliyatın başarıyla tamamlanabilmesi için, belirli hastalık özellikleri ve hasta durumları gereklidir.

Bypass ameliyatı genellikle koroner arter hastalığı (KAH) olan hastalarda uygulanır. Koroner arter hastalığı, kalbe kan taşıyan damarların daralması veya tıkanması durumudur. Bu durum, kalbe oksijenli kan taşıma kapasitesini azaltır ve angina (göğüs ağrısı) ve miyokard enfarktüsü (kalp krizi) gibi durumları tetikleyebilir.

Bu türden bir ameliyat genellikle aşağıdaki durumlarda düşünülebilir:

Önceden kalp ameliyatı geçirmiş hastalar: Koltuk altından bypass, önceden kalp ameliyatı geçirmiş ve göğüs kemiğini tekrar açmak istemeyen hastalar için cazip bir seçenek olabilir.

Diyabetik hastalar: Diyabetli hastalar, ameliyat sonrası yara iyileşmesinde sorun yaşama riski daha yüksek olan bir grup oluşturur. Bu nedenle, daha minimal invaziv bir yaklaşım olan koltuk altından bypass, bu hastalar için daha uygun olabilir.

Yaşlı hastalar: Yaşlı hastalar, genellikle geleneksel kalp ameliyatlarında daha yüksek risk altında olabilir. Koltuk altından bypass, bu hasta grubu için daha az riskli bir alternatif sunabilir.

Kadın hastalar: Koltuk altından bypass, kadın hastalar için estetik kaygıları azaltan bir yaklaşım olabilir, çünkü bu işlem göğüs kemiğini açmaz ve koltuk altında daha az belirgin bir yara izi bırakır.

Bununla birlikte, bu tür bir ameliyat, her hasta için uygun olmayabilir. Örneğin, birden fazla koroner arterde ciddi daralmalar olan hastalar için, daha geleneksel bir bypass ameliyatı daha uygun olabilir. Ayrıca, bu türden bir ameliyat, yüksek derecede teknik beceri ve deneyim gerektirir.

Koltuk Altından Kalp Ameliyatı Riskleri

Koltuk altından kalp ameliyatı, minimal invaziv bir prosedürdür ve daha hızlı iyileşme süresi, daha az ağrı ve daha az komplikasyon gibi bir dizi avantaj sunar. Ancak, tüm cerrahi girişimler gibi, bu tür bir ameliyatın da belirli riskleri bulunmaktadır. İşte koltuk altından kalp ameliyatının bazı potansiyel riskleri:

Anesteziye Bağlı Riskler: Tüm major cerrahi işlemlerde olduğu gibi, genel anesteziye bağlı riskler mevcuttur. Bu riskler arasında alerjik reaksiyonlar ve solunum veya dolaşım problemleri bulunabilir.

Yara Enfeksiyonu: Ameliyat yerinde enfeksiyon gelişme riski her zaman vardır. Bu riski en aza indirmek için, ameliyat öncesi ve sonrası dönemde hijyen kurallarına dikkat edilir ve gerektiğinde antibiyotikler kullanılır.

Damar veya Sinir Hasarı: Cerrahın çalışma alanı oldukça dar olduğundan, yakındaki damarların veya sinirlerin yanlışlıkla hasar görmesi mümkündür. Bu durum, hasta için ağrıya veya duyu kaybına neden olabilir.

Kalp Komplikasyonları: Her kalp ameliyatında olduğu gibi, koltuk altından bypass ameliyatında da kalp ritim bozuklukları, kalp krizi, inme veya kalp yetmezliği riski bulunmaktadır.

İyileşme Sorunları: Her ne kadar bu tip bir ameliyat genellikle daha hızlı iyileşme süresi sunsa da, bazı hastaların iyileşme sürecinde zorluk yaşaması mümkündür.

blank

Koltuk Altı Kapalı Kalp Ameliyatı

Koltuk altı kapalı kalp ameliyatı, kardiyovasküler cerrahinin modern ve gelişmiş bir yöntemidir. Minimal invaziv olan bu prosedür, hastaların daha hızlı iyileşmelerini sağlar, daha az komplikasyon riski sunar ve daha az belirgin bir yara izi bırakır. Bu makalede, koltuk altı kapalı kalp ameliyatı üzerine bir derinlemesine bakış sunacağız.

Klasik kalp cerrahisi, göğüs kemiğinin açılmasını ve kalbin durdurulmasını gerektirirken, minimal invaziv kalp cerrahisi teknikleri, bu gereksinimleri en aza indirerek hasta için daha az travmatik bir deneyim sağlar. Koltuk altı kapalı kalp ameliyatı, bu minimal invaziv yaklaşımların bir parçasıdır.

Bu ameliyatta, cerrah, koltuk altı bölgesinden bir insizyon yapar. Bu insizyon, cerraha göğüs kafesi içine ve kalbe erişim sağlar. Daha sonra, cerrah, genellikle bir damar greftini kullanarak, kalpte kan akışını yeniden yönlendirmek için bir bypass oluşturur.

Bu prosedür genellikle, göğüs kemiğini açmayı gerektiren daha invaziv bir prosedürden kaçınmak isteyen hastalar için tercih edilir. Bu hastalar genellikle önceden kalp ameliyatı geçirmiş olanlar, yaşlı hastalar, diyabetik hastalar ve estetik nedenlerle göğüs kemiğinde bir yara izi istemeyen kadın hastalar olabilir.

Koltuk altı kapalı kalp ameliyatının birçok avantajı bulunmaktadır. Bu prosedür genellikle daha kısa bir hastanede kalış süresi ve daha hızlı bir iyileşme süreci sağlar. Hastalar genellikle daha az ağrı bildirirler ve ayrıca daha az kanama ve yara enfeksiyonu riski vardır. Ayrıca, bu ameliyatın estetik sonuçları genellikle daha iyidir, çünkü yara izi genellikle koltuk altında ve daha az görünür bir yerdedir.

Ancak, bu tür bir ameliyatın belirli riskleri ve sınırlamaları da vardır. Örneğin, koltuk altı kapalı kalp ameliyatı teknik açıdan zor olabilir ve cerrahın bu prosedürde yeterli deneyime sahip olması önemlidir. Ayrıca, bu yaklaşım, birden fazla damarı bypass etmek gereken hastalar için uygun olmayabilir.

Bu tür bir ameliyatın riskleri genellikle anesteziye bağlı riskler, yara enfeksiyonu, damar veya sinir hasarı ve kalp komplikasyonlarıdır. Bu riskler genellikle hastanın genel sağlık durumu, ameliyatı gerçekleştiren cerrahın deneyimi ve ameliyatı gerektirecek durumun ciddiyeti gibi faktörlere bağlıdır.

Çalışan Kalpte Bypass Ameliyatı

Çalışan kalpte bypass ameliyatı, kalp-damar cerrahisinde kullanılan bir tekniktir. Bu teknik, kalbin durdurulmadığı ve hasta üzerinde kalp-akciğer makinesinin kullanılmadığı bir koroner bypass ameliyatını ifade eder. Klasik koroner bypass ameliyatlarında kalp durdurulur ve kalp-akciğer makinesi, kalbin durduğu süre boyunca kanın vücuda pompalanmasını sağlar. Ancak çalışan kalpte bypass ameliyatında, cerrahlar kalbin durdurulmadan bypass işlemi gerçekleştirirler.

Çalışan kalpte bypass ameliyatının ana avantajı, kalp-akciğer makinesinin olası yan etkilerinin ortadan kaldırılmasıdır. Bu yan etkiler, nörolojik komplikasyonlar (örneğin, inme), organ disfonksiyonu ve kanın pıhtılaşma mekanizmasında bozukluklar gibi durumları içerebilir.

Bu yaklaşım, kalbin her zaman doğal ritmiyle çalışmasını sağlar. Bu, vücutta kan akışının düzenli olmasını sağlar ve genel sağlık durumu üzerinde daha az stres oluşturabilir. Ayrıca, çalışan kalpte bypass ameliyatının, hastanede daha kısa bir kalış süresi ve daha hızlı bir iyileşme süreci ile sonuçlanabileceği düşünülmektedir.

Koroner Bypass Ameliyatı

Koroner arter hastalığı, dünya genelinde ölüm nedenlerinin başında gelir. Bu hastalık, koroner arterlerin (kalbi besleyen kan damarları) daralmasına veya tıkanmasına neden olan bir durumdur ve bu durum, kalbin yeterli kan ve oksijen alamamasına yol açabilir. Koroner bypass ameliyatı, koroner arter hastalığının tedavisinde kullanılan etkili bir yöntemdir. Bu yazıda, koroner bypass ameliyatının ne olduğunu, nasıl gerçekleştirildiğini ve bu prosedürün risklerini ve avantajlarını anlatacağız.

Koroner bypass ameliyatı, kan akışını engelleyen daralmış veya tıkanmış koroner arterlerin çevresinden kanı yeniden yönlendiren bir işlemdir. Bu, bir bypass oluşturarak yapılır, yani, kanın, arterlerdeki engellemeyi aşması için yeni bir yol oluşturulur. Bypass için genellikle hastanın kendi göğüs, kol veya bacaklarından alınan bir damar kullanılır.

Ameliyat genellikle genel anestezi altında gerçekleştirilir. Cerrah, hastanın göğüs kemiğini açar ve kalbe erişim sağlar. Daha sonra, kalp-akciğer makinesi devreye girer ve kanın vücutta dolaşımını sürdürür. Bu sırada, cerrah bypassı oluşturur. Yeni damar, tıkanıklığın bulunduğu koroner arterin bir tarafına dikilir, diğer ucu ise kalbin ana arterine, aortaya dikilir. Böylece, kanın tıkanmış bölgeyi aşarak kalbe ulaşması sağlanır.

Koroner bypass ameliyatının birçok avantajı vardır. Hastalar genellikle ameliyat sonrasında daha az göğüs ağrısı yaşarlar, daha aktif olabilirler ve daha iyi bir yaşam kalitesi bildirirler. Ayrıca, koroner bypass ameliyatı, koroner arter hastalığından kaynaklanan komplikasyonların önlenmesine yardımcı olabilir.

Ancak, bu tür bir ameliyatın belirli riskleri ve komplikasyonları vardır. Bu riskler, kalp krizinin daha büyük riskini, yara enfeksiyonlarını, anemi, inme, aritmi ve bazen ölümü içerir. Ayrıca, ameliyat sonrasında ağrı, yorgunluk ve duygusal değişiklikler yaşanabilir. Ameliyatın riskleri, hastanın genel sağlık durumu, yaş, cinsiyet ve ameliyat öncesi kalp durumu gibi bir dizi faktöre bağlıdır.