Aort yetmezliğinin derecesine bağlı olarak kalp büyür.  Kalbi en fazla büyüten kalp hastalıklarından birisidir.

İlk bulgular çabuk yorulma,  nefes darlığı,  zaman içerisinde geceleri nefes darlığı ile uykudan uyanma oluşur.  Daha ilerleyen  dönemde göğüs ağrısı,  bayılma atakları olabilir.  Ani ölüm riski,  kalbin ileri derecede büyüdüğü durumlarda artmaktadır.

En sık sebebi akut eklem romatizmasıdır.  Romatizmal ateş hastalığı, aort kapağında fibröz kalınlaşma ve kısalma yaparak, ilerleyen yaşlarda belirti veren,  aort yetmezliği oluşturur. En sık  ikinci neden,  biküspit  veya normal üç  yaprakçıklı aort kapak zemininde gelişen enfektif endokarditdir.  Enfektif endokardit  kalp kapağının  mikrobik olarak  enfekte olmasıdır.

Doğuştan gelen bir hastalık olan, iki karıncık arasında deliğin  (VSD: Ventriküler Septal Defekt) aort kapağına bitişik veya yakın olduğu durumlarda da zaman içerisinde aort yetmezliği oluşabilir. Göğüs travmalarında (trafik kazası, düşme vs)  aort kapağının herhangi bir yaprakçığının yırtılması ile aort yetmezliği oluşabilir. Miksomatöz Dejenerasyon, Romatoid Artrit,  Sistemik Lupus Eritromatosis,  Reiter Sendromu,  Psoriasis, Takayaşu  Hastalığı gibi çeşitli romatizmal ve sistemik hastalıklar aort kapağını tutarak aort yetmezliği oluşturabilir.

Göğüs veya karın aort damarının genişlemesine (Aort Anevrizması’na) yol açan Marfan Sendromu’nda veya benzer mekanizma ile Arteriosklerotik veya Sifilitik Aort Anevrizması‘nda,  yine Marfan Sendromu olsun veya olmasın aortik kapağın çemberinin zayıf olmasına bağlı genişlemenin olduğu Annuloaortik  Ektazi’de aort yetmezliği oluşur. Aort damarının katları arasında yırtılma oluşturan Aort  Disseksiyonu‘nda aort yetmezliği oluşabilir.

Ekokardiografi ile kesin tanı konur  ve kapaktaki yetmezliğin derecesi saptanır. Kateterizasyon  ve koroner anjiografisi,  göğüs ağrısı olan veya 40 yaşını geçmiş olan hastalarda yapılmalıdır.

Şikayetleri olan hastalar (NYHA III ve IV),  sol kalp fonksiyonları  azalmaya başlamış, kalp  sistolik  ve  diastolik  çapı  büyümüş  hastalar  opere edilmelidir.   Akut (ani) gelişen aort  yetmezliği vakalarında,  acil cerrahi uygulanmalıdır.

Aort kapak hastalıklarında cerrahi tedavide,  özellikle küçük çocuklarda aort kapağının iki yaprakçıklı olduğu olgularda  (biküspid aortik kapak),  kapak yapısı uygunsa,  kapağı tamir yöntemi ile korumak avantaj sağlayabilir.

Aort kapağının kalitesinin iyi,  ancak aort kapağı halkasının büyümesine bağlı aort yetmezliği olan vakalarda, aort kapağını koruyarak (David operasyonu), kapağı yapay damar içerisine yerleştirerek,  aort yetmezliği tedavi edilebilir. Aort kapağı tamirinin mümkün  olmadığı durumlarda uzun  bir yaşam beklentisi  varsa ve kan sulandırıcı kullanılmasına bir engel durum yoksa mekanik bir kalp kapağı takılmalıdır. Eğer kan sulandırıcı kullanımına engel bir risk mevcutsa (beyin kanaması veya diğer organ kanama riskleri) veya  65-70 yaş üstü hastalarda  biyolojik kalp kapağı dediğimiz hayvanlardan elde edilen kapaklar kullanılır.   Aort kapak replasmanı (AVR) operasyonu,  klasik göğüs kemiği tamamen açılarak (midsternotomi) veya göğüs kemiğinin üst yarısı açılarak (mini-sternotomi) veya koltukaltı (minitorakotomi) cerrahi tekniğiyle yapılabilir.

Aort kapak cerrahisi uygulanırken,  genişlemiş Çıkan Aorta çapı 50 mm nin altında ise, Aortoplasti ile aort çapı küçültülebilir. Böylece rüptür, disseksiyon olasılığı azaltılır. Çıkan Aorta çapı  50-55 mm nin üstüne çıkmışsa, Sinüs valsalva anevrizması da mevcutsa, aort kapak değişimi ile birlikte Çıkan Aorta’nın da yapay tüp damar (greft) ile değiştirilmesi gerekebilir.

 

Bizim ekibimiz,   Aort  Kapak  ve Aortoplasti  Cerrahisi  için,   koltuk altı cerrahi  tekniğini kullanmaktadır,  Aort  Kapak  operasyonlarını,  sağ koltukaltından  ( İnfra-aksiller),  kaburgalar arasından,  kas ve kemik kesmeden,  küçük bir kesi ile  (mini-torakotomi ile)  gerçekleştirmekteyiz.

Koltuk altı  cerrahi tekniği ile yapılan  minimal invaziv  yaklaşımların avantajları:

–        Hasta ameliyat sonrası daha hızlı iyileşir,

–        Yoğun bakım ve hastane kalış süresi kısalır.

–        Kan transfüzyon ihtiyacı azalır.

–        Ameliyat sonrası daha az ağrı olur.

–        Ameliyat sonrası İstediği pozisyonda yatabilir,  göğüs kemiği önden açılan hastalar gibi uzun süre sırtüstü yatmak zorunda kalmaz..

–        Özellikle aşırı kilolu (obes) ve uyku  apnesi olan;  sırtüstü yatamayan, uyuyamayan hastalar için  uzun süre sırtüstü yatmak zorunda kalmamak çok büyük bir konfor sağlar.

–        Ameliyat  sonrası  hasta yardım almadan,  rahatça  tek başına yataktan kalkabilir,  kendisi yatabilir,  rahatça öksürebilir,  göğüs kemiğinin açılma riski yoktur.
–        Özellikle yaşlı,  kemik erimesi olan  ve aşırı  kilolu hastalarda  korkulan  göğüs kemiğinin açılma riski,  kemik kesilmediği için, bu  teknikte  yoktur.

–        Ameliyat sonrası  yara yeri çabuk iyileşir.

–        Sternotomi   insizyonlarında  görülme olasılığı daha yüksek olan  hipertrofik  skar  (keloid)  gelişme olasılığı neredeyse yok gibidir.

–        Kemik kesilmediği ve göğüs kemiğinin açılma riski olmadığı için enfeksiyon  riski düşüktür.

–        Hasta erken taburcu olur.

–        Ameliyattan hemen sonra günlük hayatına daha kolay ve hızlı dönebilir, uçağa binebilir.

–        Ameliyattan kısa bir süre sonra otomobilinde sürücü koltuğuna oturabilir.

–        Emniyet kemeri takabilir.

–        Göğsüne darbe gelmesinden korunmak zorunda değildir.

–        Kollarını rahatça kullanabilir ve ağır kaldırabilir, yüzebilir.

–        Ameliyat yeri koltuk altında olduğu için kolay kolay görünmez.

–        Daha iyi kozmetik sonuçlar sağlar.