Mitral darlığı, çocukluk döneminde geçirilen akut romatizmal ateş hastalığına bağlı olarak gelişen bir kalp kapağı hastalığıdır. Mitral kapak, kalpteki sol kulakçık ve sol karıncık arasında yer alır. İki yaprakçıklıdır. Mitral darlığı, kapağın iki yaprakçığının kalınlaşması ve birbirine yapışması ve ayrıca kendisini tutan adele ve liflerin kalınlaşıp kısalması sonucu kapağın daralması ile karakterize bir hastalıktır.
Mitral darlığı tanısı hastanın şikayetleri ve muayenesi sonucunda ve ekokardiografik tetkik yapılarak konulur. Nadiren muayenede dinleme bulgusu duyulmayabilir. Ekokardiyografi ile kesin tanı konulabilir, ileri tetkik olarak Transösofajial Ekokardiyografi (TEE) yapılabilir.
Mitral darlığı sebebiyle akciğerlerden gelen temiz kanın sol kulakçıktan sol karıncığa geçişi engellenir. Bu nedenle önce sol atrium genişler daha sonra kan akciğerlerde birikmeye başlar. Kanın geride akciğerlerde birikmesi sonucu akciğer atar damar basıncı artar ve hastalarda nefes darlığı, öksürük, çarpıntı; ilerlemiş vakalarda kanlı balgam (pulmoner ödeme ya da pulmoner konjesyona bağlı) gibi şikayetlere sebep olabilir.
Mitral kapak alanı daralmış olan hastanın tedavi edilmesi çok önemlidir. Çünkü; daralmış kapak nedeni ile kanın akciğerlerde toplanması ve akciğer atar damar basıncının artması sonucu bu defa kalbin sağ tarafı etkilenir ve hastalığın ilerlediği durumlarda sağ kalp yetersizliği ve triküspit kapak hastalığı da tabloya eklenebilir.
Mitral darlığının tedavisi; darlığın şiddetine göre değişiklik göstermektedir. Hafif darlıklarda ilaç tedavisi yeterli olabilir. Akciğer ödemini önlemek için diüretiklerden, çarpıntı için beta blokerlerden yararlanılır. İleri darlıklarda perkütan mitral balon valvüloplasti (PMBV) veya açık kalp ameliyatı (Mitral kapağın cerrahi onarımı veya Mitral kapak replasmanı) uygulanmaktadır.
Bizim ekibimiz, Mitral kapağın cerrahi onarımı veya Mitral kapak replasmanı operasyonu için koltuk altı cerrahi tekniğini kullanmaktadır, Mitral Kapak operasyonlarını, sağ koltukaltından ( İnfra-aksiller), kaburgalar arasından, kas ve kemik kesmeden, küçük bir kesi ile (mini-torakotomi ile) gerçekleştirmekteyiz,
Koltuk altı cerrahi tekniği ile yapılan minimal invaziv yaklaşımların avantajları:
– Hasta ameliyat sonrası daha hızlı iyileşir,
– Yoğun bakım ve hastane kalış süresi kısalır.
– Kan transfüzyon ihtiyacı azalır.
– Ameliyat sonrası daha az ağrı olur.
– Ameliyat sonrası İstediği pozisyonda yatabilir, göğüs kemiği önden açılan hastalar gibi uzun süre sırtüstü yatmak zorunda kalmaz..
– Özellikle aşırı kilolu (obes) ve uyku apnesi olan; sırtüstü yatamayan, uyuyamayan hastalar için uzun süre sırtüstü yatmak zorunda kalmamak çok büyük bir konfor sağlar.
– Ameliyat sonrası hasta yardım almadan, rahatça tek başına yataktan kalkabilir, kendisi yatabilir, rahatça öksürebilir, göğüs kemiğinin açılma riski yoktur.
– Özellikle yaşlı, kemik erimesi olan ve aşırı kilolu hastalarda korkulan göğüs kemiğinin açılma riski, kemik kesilmediği için, bu teknikte yoktur.
– Ameliyat sonrası yara yeri çabuk iyileşir.
– Sternotomi insizyonlarında görülme olasılığı daha yüksek olan hipertrofik skar (keloid) gelişme olasılığı neredeyse yok gibidir.
– Kemik kesilmediği ve göğüs kemiğinin açılma riski olmadığı için enfeksiyon riski düşüktür.
– Hasta erken taburcu olur.
– Ameliyattan hemen sonra günlük hayatına daha kolay ve hızlı dönebilir, uçağa binebilir.
– Ameliyattan kısa bir süre sonra otomobilinde sürücü koltuğuna oturabilir.
– Emniyet kemeri takabilir.
– Göğsüne darbe gelmesinden korunmak zorunda değildir.
– Kollarını rahatça kullanabilir ve ağır kaldırabilir, yüzebilir.
– Ameliyat yeri koltuk altında olduğu için kolay kolay görünmez.
– Daha iyi kozmetik sonuçlar sağlar.