blank
Aort kapağın kireçlenip deforme olması ve sonuçta ileri derecede daralması, iyi açılamaz duruma gelmesidir. Bu durum, kalbin kanı tüm vücuda pompalarken çok daralmış bir kapağın içinden geçmeye zorlaması anlamına gelir. Dolayısı ile kalp kası daha büyük bir zorlanma ve yük altında kalmaktadır. Bu durum, zaman içinde kalp kasının kalınlaşmasına ve daha ileri aşamada zayıflayarak yetmezlik duruma girmesine neden olabilir (Hipertrofik Kardiyomyopati). Kişinin sağlığını bozan ve hareket kısıtlanmasına neden olan bu konum kalp yetersizliğidir. Kapaktaki darlığın devamı ve kalp yetersizliği, hayatı tehdit eden riskli bir konumdur.
Sıklıkla yaşa bağlı olarak aort kapak üzerinde yıpranma ve kireç birikintilerinin yerleşmesi ile kapağın daralması ve hareketlerini kısıtlanması şeklinde gelişir. Romatizmal ateş geçirilmiş olması, radyoterapi, yüksek kolesterol, hastalığın gelişimini kolaylaştırmaktadır.
Aort kapağının 3 yaprakçığı vardır. Bazen doğuştan 2 yaprakçıklı (Biküspid Aort Kapak) olabilir. Aort darlıkları genellikle uzun süre belirti vermez. İlk belirti eforla çabuk yorulmadır.
Aort kapak alanı belirli bir değerin altına inerse hastanın şikayetleri başlar. İleri aort kapak darlığında göğüs ağrısı, göğüste sıkışma hissi, fenalık hissi, dengesizlik, halsizlik, nefes darlığı, çarpıntı, baş dönmesi, yorucu iş sonrası bayılma gibi belirtiler görülür ve bu aşamadan sonra hemen tedavi edilmezse hastanın hayati tehlikesi oldukça yüksektir.
Hastanın yakınmaları nedeni ile yapılan muayenede; doktorun kalpte üfürüm duyması ve ön testler ardından ekokardiyografi ve gerekirse kalp kateterizasyonu ve anjiyografi ile kesin tanı konulmaktadır.
Aort kapakta yıllar içinde oluşan kireçlenmiş darlığın ilaç tedavisi ile düzeltilmesi mümkün değildir. Ancak aort kapak hastalığına ikincil olarak gelişen kalp yetersizliği, ritm bozukluğu, pıhtı oluşum riskine yönelik yardımcı ilaç tedavileri yapılmaktadır.

Aort darlığının tedavisi; cerrahi olarak yapılmaktadır:
Kalp kapak ameliyatlarının büyük bir kısmı aort darlığı için yapılmaktadır. Aort kapağın cerrahi tedavisi; açık kalp ameliyatı ile kireçlenmiş, yaprakçıkları kalınlaşmış, birbirine yapışmış, ileri derecede hareket kısıtlılığı oluşmuş kapağın, metal ya da biyolojik doku kapak ile değiştirilmesidir. Biyolojik kapaklar ileri yaştaki hastalarda ve doğurganlık çağındaki kadın hastalarda daha çok tercih edilmektedir.
Kapak uygulamasından sonra izleme döneminde, kan sulandırıcı (warfarin) ilaçlar düzenli kullanılmalıdır. Doku kapakların kullanımından sonra kan sulandırıcı ilaçların belirli bir süre kullanılıp kesilmesi mümkün olmaktadır.
Olağan şartlarda, düşük risk grubundaki ve 70 yaşın altındaki hastalarda bu ameliyatın %1 civarında hayati riski vardır. İleri yaş grubu ve tüm ameliyat olan hastalar birlikte değerlendirildiğinde bu oran %4-5 olarak bildirilmektedir.
Çok ileri yaştaki aort darlığı hastalarında, eşlik eden diğer hastalıklar nedeni ile açık kalp ameliyatı çok yüksek riskli bulunursa, alternatif bir tedavi yöntemi olarak geliştirilen TAVI (Kateter Yöntemi ile Aort Kapak Yerleştirilmesi) 2005 yılından sonra tüm dünyada kullanılmaya başlanmıştır. Pahalı ve daha riskli bir yöntemdir.

Aort kapak cerrahisi uygulanırken,  genişlemiş Çıkan Aorta çapı 50 mm nin altında ise, Aortoplasti ile aort çapı küçültülebilir. Böylece rüptür, disseksiyon olasılığı azaltılır.        Çıkan Aorta çapı  50-55 mm nin üstüne çıkmışsa, Sinüs valsalva anevrizması da mevcutsa, aort kapak değişimi ile birlikte Çıkan Aorta’nın da yapay tüp damar (greft) ile değiştirilmesi gerekebilir.

Bizim ekibimiz, Aort Kapak Cerrahi için, koltuk altı cerrahi tekniğini kullanmaktadır, Aort Kapak operasyonlarını, sağ koltukaltından ( İnfra-aksiller), kaburgalar arasından, kas ve kemik kesmeden, küçük bir kesi ile (mini-torakotomi ile) gerçekleştirmekteyiz.

Koltuk altı cerrahi tekniği ile yapılan minimal invaziv yaklaşımların avantajları:
– Hasta ameliyat sonrası daha hızlı iyileşir,
– Yoğun bakım ve hastane kalış süresi kısalır.
– Kan transfüzyon ihtiyacı azalır.
– Ameliyat sonrası daha az ağrı olur.
– Ameliyat sonrası İstediği pozisyonda yatabilir, göğüs kemiği önden açılan hastalar gibi uzun süre sırtüstü yatmak zorunda kalmaz..
– Özellikle aşırı kilolu (obes) ve uyku apnesi olan; sırtüstü yatamayan, uyuyamayan hastalar için uzun süre sırtüstü yatmak zorunda kalmamak çok büyük bir konfor sağlar.
– Ameliyat sonrası hasta yardım almadan, rahatça tek başına yataktan kalkabilir, kendisi yatabilir, rahatça öksürebilir, göğüs kemiğinin açılma riski yoktur.
– Özellikle yaşlı, kemik erimesi olan ve aşırı kilolu hastalarda korkulan göğüs kemiğinin açılma riski, kemik kesilmediği için, bu teknikte yoktur.
– Ameliyat sonrası yara yeri çabuk iyileşir.
– Sternotomi insizyonlarında görülme olasılığı daha yüksek olan hipertrofik skar (keloid) gelişme olasılığı neredeyse yok gibidir.
– Kemik kesilmediği ve göğüs kemiğinin açılma riski olmadığı için enfeksiyon riski düşüktür.
– Hasta erken taburcu olur.
– Ameliyattan hemen sonra günlük hayatına daha kolay ve hızlı dönebilir, uçağa binebilir.
– Ameliyattan kısa bir süre sonra otomobilinde sürücü koltuğuna oturabilir.
– Emniyet kemeri takabilir.
– Göğsüne darbe gelmesinden korunmak zorunda değildir.
– Kollarını rahatça kullanabilir ve ağır kaldırabilir, yüzebilir.
– Ameliyat yeri koltuk altında olduğu için kolay kolay görünmez.
– Daha iyi kozmetik sonuçlar sağlar.